top of page

İnovasyon



Sizlere bu yazımda inovasyondan bahsedeceğim. Hedef yeni bir ufuk oluşturmak... Sizi düşünmeye ve bulmaya teşvik edeceğim.

Bir önceki yazımda “Değişime Açık Olun” demiştim. Değişime açık olmak için teşvik edici köy örneği vermiştim. Değişime açık olun derken aslında pastanın büyüklüğünün biraz daha iyi anlaşılması için inovasyondan bahsetmek istiyorum. Neyse çok uzatmandan:

İnovasyon nedir?

Tekrar olacak belki ama dünya bir sistematik ve bir dinamizm içerisinde değişiyor ve gelişiyor. Dünya değiştikçe de rekabet etmek de güçleşiyor. Bu nedenle en başta değişime açık olmanız gerekir, ayakta kalabilmek için yani rekabet edebilmek ve gark olmamak için iyi bir analiz yapan, iyi bir inovasyon yapan bir ekibinizin olması zorunludur.

Eğer siz değişime açık olursanız, ürünlerinizi, hizmetlerinizi, üretim yöntemlerinizi, rekabet gücünüzü sürekli gelişime açık tutarsanız inovasyon yapmış olursunuz.

Değişim sürecinin sonuçları ile gelir elde edim süreçleri birbirinden farklı süreçler gibi görülebilir; fakat esasen her ikisinin toplamı bir inovasyon sürecidir.

Yeni inovasyon nedir?

İnovasyon süreci süreklilik ister. Düşündük, bulduk, yaptık ve kazandık döngüsünden sonra bitmez. Buradaki tehlike süreklilik istediği için kazancınızın ne kadar süreceğidir. İnovasyon sürecinde çıkarttığınız herhangi ürünü sürekli gelişime tabi tutmalısınız. Çünkü aynı zamanda sürekli geliştirmeye de yeni inovasyon deriz.

Daha önceki yazımda bahsettiğim “Beyin Fırtınası” inovasyon sürecinin de olmazsa olmazıdır. Yani bu nedenle araştırma-geliştirme (AR-GE) bölümünüz inovasyon faaliyetlerinin en önemli ve en büyük parçasıdır.

AR-GE faaliyetlerinin sonuçlarının doğru ve verimli bir inovasyon faaliyeti doğurabilmesi için AR-GE bölümünün her bir bireyinin müteşebbis bakış açısına sahip olması gerekir. Birim üyeleri bir girişimci gibi yaşayan, bir girişimci gibi düşünen, yani bunu yaşam tarzı haline getiren kişilerden kurulu olmalıdır.

İnovasyonu teknolojilerinizde, organizasyonlarınızda, pazarlamanızda, ürünlerinizde v.b. gibi bir çok faaliyetlerinizde uygulayabilirsiniz; ama zihni inovasyonu gerçekleştirmezseniz tüm bunların bir anlamı olmayacaktır. Çünkü esas inovasyon bakış açısı ve zihniyet meselesidir. Aklınızdan çıkartmayın, inovasyon teknik sahalarda gerçekleşince amacına ulaşmış sayılmaz. Sadece pazarlama ve organizasyon birimlerinden gerçekleştirilen inovovasyon yeterli sayılmaz. Çünkü inovasyondan daha mühim olan şey: İşlevsel inovasyondur. Teknik sahalarda tatbik inovasyon uygulamalarını, zihni alana da taşıyamazsanız inovasyon işlevselliğini kaybeder.

Unutmayın ! İnovasyon sürecinin sonuçları kesin değildir. İnovasyon sonuçları fikirlerden, araştırmalardan, tecrübelerinizden faydalanarak kağıt üzerinde yaptığınız ve faaliyete geçtiğiniz ve ekonomik gelirle sonuçlandırdığınız bir süreç olduğu kadar aynı zamanda yaratıcılık ve farklı bakış açısına sahip olmak gibi son derece önemli dinamiklerle tamamlanan bir süreçtir. Dolayısıyla henüz yapılmamışı bulmak ve uygulamak gereklidir. Eğer ki henüz yapılmamışı bulmayı ve uygulamayı başarabilirseniz ekonomik getirinizin büyük olması içten bile değildir.

İnavosyonun büyüklüğü büyük ekonomik getiri sağlar diye bir kural yoktur. Küçük inovasyonların daha büyük getirisi olduğu süreçler olmuştur. Bu süreçleri örneklendirmek gerekirse; plak çalardan kaset çalara geçilmesi, kaset çalardan walkman‘a geçilmesi, walkman‘den CD çalara geçilmesi gibi süreçler ekonomik getirisi çok yüksek olan süreçlerdir. İnovasyonu küçük olsa da hiç yapılmamış olanın gerçekleştirilmiş olmasından dolayı değerli ve yüksek getirili süreçler olmuştur.

Hepimiz biliriz ki kaset çaların küçüğünü yani yanımızda taşıyarak kulaklık vasıtasıyla müzik dinleyebileceğimiz walkman’i Sony Firması ürettiğinde çok büyük bir getirisi olan süreç yaşamıştı. Bu sürecin süresinin de önemini unutmayalım.

Ayakta kalarak yani rekabet edebilmek için inovasyona önem verin. Ürünlerinizi tüketicilerin tercih konusu durumuna getirin. Bunun akabinde yüksek ekonomi getirisi olduğu gibi yüksek getirili sürecin ne kadar süreceği, diğer bir deyişle çeşmenin ne kadar akacağını çok ama çok iyi tahmin edebilmeniz gerekmektedir. Lakin bu süreyi tahmin etmek maalesef imkansızdır. Bu nedenle de çeşme akarken yeni su kaynakları araştırın. Yani inovasyona devam edin ürününüzü geliştirin. Daima yenilikçi olun. Çünkü, taklitçi rakipleriniz oldukça fazla olacaktır. Fikirlerinizin ve/veya ürünlerinizin rekabet ettiğiniz firmalar tarafından yapılması an meselesidir. Yoğurdun kaymağını siz yiyin ve kimseyle paylaşmayın! Yoğurdunuza siz istemeseniz de ortaklar çıkacaktır. Bırakınız yesinler, ortak olsunlar ekonomik getirinize zararı olacağı gibi sürekliliğinize de faydaları olacaktır. Ama kaymağı siz yemelisiniz!

Birlikte yoğurdu yerken yeni fikirleri ve/veya ürünleri geliştirmeyi bırakmayın. İnovasyona devam!

İnovasyon çok kapsamlı bir süreçtir. Asla firmanızın diğer bölümlerinden ayırmayın. Çünkü inovasyon süreci bütünsel bir faaliyet gösterir.

Sony firması walkman ‘i tüketiciye sunduğunda genel bir inovasyon süreci gerçekleştirmiştir. Gücünüz genel inovasyon yapacak safhada değil mi? O zaman bölgesel inovasyon sürecine girin. İnovasyonu bölgesel de gerçekleştirebilirsiniz.

Nasıl mı?

Bunun için sizlere canlı canlı şahit olduğum bölgesel inovasyon sürecini aktaracağım;


Biliyorsunuz ki İstanbul Türkiye‘nin nüfus bakımında en büyük ilidir. Çok değil bundan yirmi yıl öncesine kadar İstanbul’da dahil Türkiye‘nin hiçbir yerinde doğal gaz hattı mevcut değildi. İstanbul’da insanlar kışın ısınmak için odun sobası veya kömür sobası, mutfak için ise çeşitli tüpler kullanırlardı. Bugünler de ise İstanbul’da doğal hattı olmayan ilçe doğal gaz tesisatı olmayan konut yok desek yanlış olmaz. Gelelim yaşanılmış bölgesel inovasyona;

İstanbul’un hatırı sayılır, gelişime açık bir ilçesinin, (İstanbul’un ilçeleri nüfus bakımından bir çok ilden daha büyüktür) göz ardı edilemeyecek nüfuslu bir mahallesinde, merdiven altı boşluğunda gelirini su tesisatı işleriyle uğraşarak sağlayan ve mahalleliye hizmet veren bir su tesisatçısı, gelişime açık olduğu ve inovasyon bakış açısı ve zihniyetine sahip olduğu için gelecek zamanlarda artık su tesisatçısı olarak değil, doğalgaz tesisatçısı olarak anılacaktı.

Çünkü söz konusu ilçede reklamını yaparak birçok kişinin doğal gaz abonesi olmasını sağlamış ve aboneliklerin artmasıyla, yani talep artmasıyla, bir çok ilçeye doğalgaz hattının gelmesine sebep olmuştu. Yanlış hatırlamıyorsam ilk ofisini açtığı “mahallenin” o zamanlarda 400.000 nüfusu vardı. O zamanlar ortalama aile yapısı beşer kişilikti. Bu da demek oluyor ki söz konusu mahallede 80.000 adet doğalgaz tesisatı ihtiyacı olan konut vardı. Dikkatinizi buraya çekmek istiyorum: Sadece bir mahalleden bahsediyorum. Pazarı siz düşünün!

Hani demiştik ya kaymağı yiyin, yoğurda ortak çıkarsa çıksın… Bizim tesisatçı ne kaymak bıraktı, ne yoğurt!

Kendi yağında kavrulurken artık bir büyük bir markanın bayii olmuştu. O kadar çok satış yapıyordu ki büyük marka petek ve kombi üreticisi bizim tesisatçıya satışından ötürü hediye binlerce petek ve kombi veriyor ve onlarca otomobil hediye ediyordu.

Şu günlerde ne mi yapıyorlar? İnanın hiç haberim yok; lakin büyüme süreçlerini çok iyi biliyorum. Belki de başka bir hizmet sahasında başka bir faaliyet içerisindeler. Çünkü artık ekonomik güçleri hat safhada. Yanlış anlamıyorsunuz bahsettiğimiz müteşebbis, o merdiven altı boşluğunda mahalleliye su tesisatçısı olarak hizmet veren müteşebbistir.

İnovasyonun profesyonel hayatınızdaki önemini umarım sizlere aktarabilmişimdir. Son söz olarak:

Düşünün, araştırın ve bulun. Yani yenilikçi olun!

Başarılar dilerim.

Saygılarımla,

Sinan TARHAN

 
 
 

Comments


Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv

© 2019 by Sinan Tarhan .

bottom of page