X ve Y kuramı
- tarhansinan
- 26 Tem 2007
- 2 dakikada okunur

Douglas McGregor’un 1960 yılında savunduğu ve ortaya attığı "Y" kuramındaki tarifine kendimde gördüğüm özellikler var olduğundan ve başarılı bir yöneticinin de "Y" kuramındaki özellikleri taşıması gerektiğini düşündüğüm için sizlerle "X" ve "Y" kuramını paylaşma isterim.
Douglas McGregor’un (1960) geliştirmiş olduğu "X" ve "Y" Kuramı’nın önemli bir yeri vardır. McGregor, önce Taylor ve Fayol’un geliştirmiş olduğu klasik yönetim kuramını tanımlamış ve buna X Kuramı adını vermiştir. Daha sonrada bu teoriyi eleştirerek, Y Kuramı adını verdiği beşeri ilişkiler kuramının ilkelerini ortaya atmıştır.
McGregor’a göre X Kuramı’nın varsayımları şunlardır:
İnsan işi sevmez ve işten kaçmaya meyillidir. Yönetim, insanın bu meylini önleyici tedbirleri almalı, disipline önem vermeli ve onları çeşitli cezalarla korkutmalıdır.
İnsan yönetilmeyi tercih eder, sorumluluktan kaçar, hırslı değildir, güvenliğe olan tutkusu fazladır.
İnsan bencildir, kendi arzu ve amaçlarını, örgüt amalarına tercih eder. Bu nedenle, sıkı ve yakından denetlenmelidir.
İnsan yenilik ve değişiklikten hoşlanmaz ve bunlara karşı direnir, alışkanlıklarına tutkusu fazladır.
İnsan örgütsel sorunların çözümünde çok az yaratıcıdır.
İnsan parlak zekâlı değildir, kolayca kandırılabilir. Harekete geçmesini sağlamak için maddi bakımdan ödüllendirilmelidir.
McGregor, yukarıdaki şekilde özetlendiği klasik kuramın katı mantığı ile insanı, teknik ilkeler ve basit ekonomik güdülerle robot gibi hareket ettirdiğini ileri sürer.
McGregor, daha sonra “Bireysel ve örgütsel amaçların kaynaştırılması” adını verdiği "Y" Kuramı ’nın varsayımlarını da şu şekilde açıklar:
İnsan işten nefret etmez. İşyerinde harcanan çaba, oyun gibi doğal bir şeydir. İş, birey için başarı ve tatmin kaynağıdır.
Sıkı denetim ve ceza ile korkutma kişiyi örgütsel amaçlara yöneltecek tek yol değildir. İnsanlar örgüte bağlı olursa, işini ve arkadaşlarını severse, kendi kendini yönetme ve denetim yollarını kullanarak örgüte daha yararlı olmaya çalışır.
Örgütsel amaçlara ulaşmak, işgörenlerin ödüllendirilmesine bağlıdır.
İnsan koşullar uygun olduğunda sadece sorumluluğunu kabul etmeyi değil, aynı zamanda istemeyi de öğrenir.
İnsanlar özgün olmakla birlikte, örgütsel sorunların çözümünde yaratıcıdırlar.
"Y" kuramı ile birlikte yöneticilikte “beşeri ilişkiler” akımı başlamıştır. Bu kuramın varsayımlarının gücü o kadar etkili olmuştur ki bundan sonra ortaya konan her görüş ve düşünce, "Y" kuramının ilkelerine değinmeden veya ondan esinlenmeden geliştirilememiştir.
Comentários